Nike Space Hippie

Nike, Space ve Hippie bir cümlede olunca meraklanmamak mümkün değil. Kaku’yu okumayı henüz bitirip Walden’ı okumaya başlamışken, ilgimi çekmemesi olanaksızdı. Öncelikle belirtmek isterim ki bu bir marka reklamı/tanıtımı değil. Bu üretim yöntemlerini sürdürülebilir bir hayat yaklaşımını destekler şekilde değiştirmeye çalışan markaları görünür kılma yaklaşımı. 

BM İklim Değişikliği sitesinde Moda Sanayi’nin global olarak atık suların %20’sinden sorumlu olduğu ve tekstil ürünlerinin %85’inin şehir çöplüklerinde son bulduğunu yazıyor. Modayı takip edip sadece tüketiyoruz demektir. Daha doğrusu tüketmiyoruz alıp atıyoruz. BM ve bir çok kurumun iklim değişimi merkezli yaptığı çalışmalara şirketler de dahil oluyor. Destek veriyor. Yeni normları belirliyor. 

Burada kritik olan norm belirlemek. Nike Space Hippie ve benzeri projeler plastik şişelerden, tekstil atıklarına kadar bir çok atığı geri dönüştürerek üretime dahil ediyor. Böylelikle atık üretmiyorlar atık tüketiyorlar. Geri dönüşüm ♻️ yaklaşımını üç boyut baskı teknolojileriyle destekleyerek sıfır atık hedefli üretime hazırlanıyorlar. Bu doğrultuda yatırım yapıyorlar. Nike bu doğrultuda geleceği tasarlamaya Space Hippie ürünleriyle başladı. Nike Baş Tasarımcısı John Hoke’un değimiyle Space Hippie devrimci ve iyimser. Daha azla daha çok yaklaşımının vücut bulmuş hali. Ham maddeyi eksiltmek üzerine dayalı sanayi devrimi yaklaşımında üretim eksiltme üzerine kurguluydu. Yoğun hammadde tüketimine karşılık az çıktı. 

Nike Space Hippie projesinde ana fikir: daha az malzeme, minimum enerji tüketimi ve daha az karbon.

Nike Space Hippie tasarımları bahardan itibaren bazı noktalarda satışta olacak Nike’ın haberler sitesinde yazdığına göre, sonra yaygınlaşacaktır. Tıpkı meşhur sözde olduğu gibi gelecek burada sadece eşit olarak dağıtılmadı. Nike ve diğer markaların çevre duyarlı üretim teknikleri yakın geleceğin de normları olacak. En iyimser tahminle bu dev markalar normlarının sektör/sanayi standartı olması için lobi faaliyetlerinde bulunacaklar. Bu lobi faaliyetlerinin sonucunda günümüzdeki gibi hammadde eksilterek ayakkabı tabanı üretmeye devam edenler için gelecek ‘kepek indirme’ olacak. 

Dev bir sektörün manevra yapışını merak ve heyecanla izlemeye devam ediyorum. Tüm moda endüstrisi yön değiştiriyor. A’dan Z’ye tüm yaklaşımını değiştiriyor. Farkına varıp yatırım yapanlar ayakta kalacaklar. Diğerleri için son belli. Tüketici alışkanlıkları hızla değişiyor. İnsanlar çevreye duyarlı ürünlere daha çok ödemeyi tercih ediyorlar. İşe yaklaşımları tamamen bilanço – gelir tablosu odaklı olan kuruluşlar için son gövdede ağır yırtık. Buz dağı gövdelerini yarmaya başladı farkında değiller. Gemi su alıyor, orkestra swing çalıyor. Ankara’nın Bağları’na varamadan devir kapanır. 

Adidas, Nike ve diğer öncü markalar üç boyut baskı teknolojileri, atıklardan üretim, temiz enerji, susuz üretim gibi bir çok çevre duyarlı yaklaşım üzerinde yoğun çalışıyor, düşünüyor, yatırım yapıyor.

Farkında değiliz ama dünya değişiyor.

Unutmayın büyük babalarımız atlarıyla çok mutluydu. Arabala yollara çıkmaya başladığında yeni teknolojiyi lanetlediler. Şeytan icadı dediler. Sonuç ortada.

Benzer şekilde bizler yeni kuşakları asosyal olmakla, hayatlarını ekran başında, sosyal medyada geçirmekle suçluyoruz. Yeni kuşakları suçlayanlar toplu taşımada cep telefonlarında okeye dönüyorlar.

Tüm bu satırların sonunda final cümlesi ‘Nike Space Hippie şahane olmuş dostum, gelsin kesin alırım…’

Makalemi Paul Knight’ın Nike’ın yaratıcısının yaşam öyküsü olan ‘Ayakkabı Gurusu’ndan alıntılarla bitirmek istiyorum

“Tutkunuzu arayın. Bunun ne olduğunu bilmiyorsanız da arayın. Tutkunuzun peşinden giderseniz yorgunluğa katlanmak daha kolay olur, hayal kırıklıkları sizi körükler, bunun verdiği mutluluk hiçbir duyguya benzemez.”

diye yazıyor ‘426. sayfada deneyim ustası Paul Knight… Ve yan sayfada;

“Kendinize inanın fakat aynı zamanda inancın kendisine de inanın. Başkalarının tarif ettiği gibi bir inanca değil. Kendisini sizin kalbinizde ifade eden bir inanca.”

diye inancı tarifiliyor.

Tags: , , , ,