#HerHaftaBinSayfa Onikinci Hafta

#HerHaftaBinSayfa onikinci hafta en son 19.Mart’ta yedinci hafta Empedokles’in Dostları’nın paylaşıp uzunca bir süre sessiz kalmışım. Okumalarım devam etti tabi ki bugün bu arada hangi kitapları okudum bir listesini paylaşacağım. Bu sırada umarım sizler de okumayı bir alışkanlık haline çevirebilmek için kendinizce bir hedef koyup uygulamaya çalışıyorsunuzdur. #ArtırılmışDeneyimÇağı ’nda da yazdığım gibi maraton koşmak için öncelikle şortu geçirip her gün düzenli olarak koşmayı alışkanlık haline getirmek gerekir. Maraton koşmaya niyet ettim diyip hayatında hiç koşmadan bırakın tamı yarı maraton koşan ben duymadım. Kitap okumakta aynı her gün düzenli 10 sayfa okuyabilmek #HerHaftaBinSayfa için atılacak şahane bir adım.

#HerHaftaBinSayfa onikinci hafta başlangıcı Homo Narrans: İnsan Niçin Anlatır? ile yapmak istiyorum. İsmail Hoca yine leziz bir eser çıkarmış ortaya. Bol notla tamamladım. Kitap sevgili İsmail Gezgin ile sohbet edermişçesine akıyor.

Bazı cümlelerdeki vurguları sesinden aldığı duyumsadım sıkça. Mutlaka okumanızı öneririm, donanımına ve bilgisine saygı duyduğum ve her zaman beslendiğim İsmail Gezgin’in en iyi işleri arasında tartışmasız yerine aldı Homo Narrans ve sıkça alıntılanacak. 232 sayfalık eser Redingot Kitap’tan okuyucularla buluşuyor. 

İkinci kitabımız

David Le Breton imzasını taşıyan Yürümeye Övgü İsmail Yerguz çevirisiyle Sel Yayıncılıktan çıkan kitabın 5.Baskısını okudum. Ayaklarımızın kökü yoktur, bunlar hareket etmek için yapılmıştır. Yazara kesinlikle katılıyorum, yürümekle düşünmek ve hayat arasında önemli bir bağ olduğuna inanıyorum. Yürümek üzerine hemen hemen bütün araştırmalarda kitaplarda rastlayacağınız üzere; yürümek son derece dengesiz ve belirsiz bir konumda bir adım havadayken tam düşmek üzere olduğumuz anda yere inip diğer ayağın havalanması ve bu akışın sürmesiyle oluşan inanılmaz bir akış yürümek. Hayat gibi. Yer değiştirmek. Fark etmek. Yürümek. Yürürken nefes aldığınız dünyanın ayırdına varmak. Yürümeye Övgü yürümek üzerine 136 sayfalık bir deneme. Yürümek üzerine okumayı seviyorsanız okunacaklar arasına alabilirsiniz.

Sırada Cem Eroğul’un Gençlerle Baş Başa İnsan Olmak isimli kitabı var. Yordam Kitap’tan yayınlanan eser 126 sayfa. İnsan okuma başlıklarımdan birisi. Artırılmış Deneyim Çağı’nın merkezinde insan var. Bundan sonra yazılacak kitaplarımın da odağında olmayı sürdürecek: İnsan. Cem Eroğul’un son cümlesinde torununa şöyle seslenir; Gerçek şudur ki, Kuzeyciğim, nasıl ki insan geçmişte hep kendi mimarı olmuşsa, gelecekte de kendisini yaratmasını bilecektir. Kurgusuna başladığım yeni kitabım da bu cümleye rastlayacağınıza emin olabilirsiniz.

#HerHaftaBinSayfa onikinci hafta yazısına yedinci haftadan atlayınca beş haftada okunan kitaplar birikti. Sıkılmadıysanız devam edelim. Sırada dört tane kalın kimilerince tuğla tabir edilen kitap var. Birincisi masal tadında bir insan anlatısı; Say Yayınlarından M. İlin ve E.Segal imzalı İnsan Nasıl İnsan Oldu? Ahmet Zekerya’nın Türkçe’ye çevirdiği eser 624 sayfa. Basit, eğlenceli bir dil. Bol not. Ve insanın yolculuğuna bilim ve üretim merkezli bir bakış.

7 ile 12. Hafta arasında okunan bir diğer kitap Budist meditasyon ustası Sogyal Rinpoche’nin Tibet’in Yaşam ve Ölüm Kitabı. Güneş Tokcan’ın çevirisini yaptığı Omega’dan yayınlanan eser 600 sayfa. Tibet’in Çin tarafından işgaliyle yaşanan sayıları milyona varan kayıplar. Tüm dünyaya yayılan ustalar ve Batı’nın Doğu’nun kadim öğretisiyle tanışması. Büyük ustaların yetiştirdiği Sogyal Rinpoche’nin bilimi de harmanlayarak sevecenlikle kaleme aldığı eseri özellikle ölüme bakış açınızı değiştirebilir. 

Ve huzurlarınızda James Joyce.

Bazı kitapların beni çağırmasını beklerim, neden bilmiyorum ama doğru zamanın geldiğini içinizde hissedersiniz ve okumaya başlarsınız. James Joyce’un Ulysses’i benim için bu tanıma uyan kitaplar arasında. Tıpkı bir kahve molasında öylesine sohbete başladığınız ve sonra ayrıldığınız bir yabancı gibi. Anlam yüklemeden, sağını solunu kurcalamadan, anlamaya çalışmadan an’ı yakaladığınız ve sonra ayrıldığınız bir yabancı. Ulysses’de benzer karakterlerden onlarcası sizi bekliyor. Fuat Sevimay çevirisiyle Kafka’dan 653 sayfa.

Plato’dan Freud’a: Terapi Divanının Gizli Tarihi bu kitabı okurken çok eğlendim. Benim yayınevim diye ayrıcalık yapmıyorum. Sola Unitas’tan çıkan Nathan Kravis’in bu eseri çok eğlenceli. Çeviren: Deniz Gürcü, 216 sayfa. Tanıtımından alıntı: Freud meşhur cümlesinde tüm gün onlara bakmaya dayanamadığı için hastalarını divana yatırdığını söylüyor. Bu pek de bir teori sayılmaz. Nathan Cravis psikanalizin en önemli temsilcisi olan terapi divanının kökenlerini ve oluşum sürecini anlatıyor. Kullandığı nükteli dil ve tasvir edici görsellere bayılacaksınız. Ben bayıldım… 

#HerHaftaBinSayfa onikinci hafta sırada bir roman var; AZ Hakan Günday’ın Doğan Kitap’tan yayınlanan 355 sayfa romanı. AZ küçük bir kelime tanıtımında da dediği gibi ama A’dan Z’ye epey bir yol var. İtiraf edeyim birinci kısmın sonlarına doğru soru işaretleri oluşmaya başlamıştı ki kafamda ikinci bölüm öyle bir patladı ki düşüncemden utandım. Hakan Günday seviyorsanız ve henüz okumadıysanız AZ’ı kaçırmayın.

Yazmaya ara verince de pek birikti kitaplar. Benden şimdilik bu kadar beş bin küsur sayfanın yaklaşık üç binine değindim. Önümüzdeki iki hafta yoğun okuma yok, #HerHaftaBinSayfa onikinci hafta sonrası notlarımı toparlayıp yeni kitabıma çalışacağım. Bu okumayacağım demek değil tabi bin sayfa olmayacak ama beş yüz sayfa serinletici ve dinlendirici bir okuma tabi ki olacak. Sevgiler…

Tags: , , , , ,