Tanrı İnsan

Ve sonuç: gözle görülemeyen bu canlı, sınırları kapattı, uçakları hangarlara, insanları evlere hapsetti. Dünyaya hükmetmeye çalışırken, Mars’a koloni kuralım derdindeyken biranda yeryüzündeki en aciz canlıya dönüştük. Birbirini suçlarken He-Man’e dönüşen güçler, He-Man’a dönüşen Prens Adam’ın Titrek adındaki aslanına döndüler. Tir tir titriyorlar mikroskobik büyüklükteki virüs karşısında.

Tüm bu süreç içerisinde bir sürü harita gördük. Virüsün yayılma hızını gösteren ve insanı karamsarlığa sürükleyen yayılım haritalarının yanında; dikkatimi en çok çeken harita Çn’de virüs salgını öncesi ve sonrası hava kirliliğinin seyrini gösteren harita oldu. Sarılı kırmızılı enfekte ve hasta görünen gökyüzü hastalıktan arınmıştı. Maviye dönen rengi ne kadar hızlı kendisini iyileştirebildiğini gösteriyordu. Bizler hastalanırken dünya iyileşiyordu. Bu ne yaman çelişki? Gerçekten Matrix filmindeki Ajan Smith’in dediği gibi dünyanın virüsü bizler miyiz?

Biraz ara verdik ve dünya yeşerdi mi?

Tanrı İnsan bence gelişmişlik seviyemizi vurgulamak için kullanabileceğimiz bir benzetme. Tanrı’dan bir parçaya sahip olduğumuz kısmı doğru, ancak bunun doğruluğuna inanıyorsak, yeryüzündeki tüm canlılarda da bir parçası olduğunu fark etmemiz ve tüm canlılara saygı göstermemiz gerekiyor.

Göstermezsek ne olur?

Ne olacağını görmek için karşısınıza çıkan ilk haber kanalında bir süre vakit geçirin ve görün.

Kafeslere tıkılan bizler olduk ve tüm kalan canlılar rahat bir nefes aldı. Atmosfer sevinçle dans ediyor. Kuşlar rahat rahat uçuyor, uçaksız hava sahalarında. Vahşi hayvanlar koşturuyor avcı telaşsız. 

Takkeyi önümüze alıp düşünme zamanıdır. Kendimize dönme, teslim olma, şükretmeyi, teşekkür etmeyi öğrenme zamanıdır. Olanlardan ders çıkarma zamanıdır. Tanrısal güçlerimizi kendi yararımıza değil tüm dünyanın yararına kullanmaya başlama zamanıdır. 

Kullanmazsak ne olur?    

Ne olacağını görmek için karşısınıza çıkan ilk haber kanalında bir süre vakit geçirin ve görün.

Tanrı insan, bence çevresiyle uyum içinde olmayı becerebilen, empati kurabilen insandır. Elli metrekare yaşamasına yetecekken daha fazlasını isteyip bahçesindeki ağaçları öldürmeyendir. Katil tanımı dahil değişmeli bence. Soyu tükenmekte olan bir canlıyı avlayan avcı katildir. İnşaat yapmak için yülerce yıllık zeytin ağaçlarını sökende katildir. Para için, güç için canlıların ölmesine göz yumanda katildir. 

İçinde yaşadığımız dünyanın katilleri cezalandırma yöntemidir şu an soluduğumuz havadan içimize sızan virüs. Bugüne kadar aldığımız cezalara aldırmamamızın bizi getirdiği noktadır. O kadar büyülendik ki kendimizden, suyun başına çöktük ve mitolojik öykü yeniden yeniden sahnelendi. Sonuç? 

Borsa endeksi takip eder gibi hastalananların, ölenlerin grafiklerini takip eder olduk. Ders almamız, değişmemiz, doğayla bir olduğumuz o ilkel naifliğimize dönmemiz lazım.

Empati yapmanın, teslim olmanın, şükretmenin ve ders çıkarmanın zamanıdır.

Değişim zamanıdır.

İnsan Tanrı’yı oynadığında değil, insan olduğunda, çevresini dinleyip, duymaya başladığında, bir avuç para almak uğruna zenginliği olan vahşi hayvanlarını avlatmadığında, yeryüzündeki tüm canlılarla empati kurduğunda insan. 

Durmanın, dinlemenin zamanıdır. 

Hepimizi evlerimize zorunlu olarak kapatan sistem hepimizin kendimizle baş başa kalıp düşünmemizi sorgulamamızı ve değişmemizi istiyor bence. Büyüdükçe küçülmeyi unutan insan, umarım sık sık sosyal medyada dolaşan Kızılderili sözünü hatırlar. Artık paranın yenmeyeceğini anlamışızdır umarım.

Beraber batırdık, beraber çıkacağız. Hayat deneyimimizi beraber tasarlayacağız.

İnsan olmanın tam zamanıdır…

 

 

Tags: , , , , ,

Sayfalar: 1 2