Her Hafta Bin Sayfa İkinci Hafta
Her hafta bin sayfa ikinci hafta, bu hafta 956 sayfa okudum. Yeni hafta telafi haftası olacak demektir bu durumda. Bu hafta 5 kitap ve 956 sayfa ile tamamlandı. Var mısınız sizde her hafta kendinize bir okuma hedefi koymaya?
Okumak bir alışkanlık halini almadıysa akışkanlık yakalamak biraz güç olabilir. O nedenle eğer her gün düzenli bir okuma alışkanlığınız yoksa, lütfen her gün beş on sayfa bile olsa mutlaka okumaya çalışın. Bir çok alışkanlık edinebiliyoruz, okumayı da alışkanlıklarınız arasına ekleyebilirsiniz bence. Ancak, tıpkı maraton koşmak gibi. Maraton koşmaya başlamadan önce eşofman, şort artık ne tercih ediyorsanız poponuza geçirip adım atmaya başlamanız gerekir. Her Gün alışkanlık haline getirdiğinizde. Kilometreler artacak ve yeterince zaman ve emek harcadığınızda maraton koşabileceksiniz.
Bugün matematik günüm ve Ocak ayının ikinci haftası ‘her hafta bin sayfa’ aklıma geldi. Ve kendimle bir yarışa başladım, kendini gerçekleştirme yolunda bir adım daha. Okunacak çok kitap, sorgulanacak çok kabulleniş ve kurulacak çok cümle var. Ve bu hafta her hafta bin sayfa ikinci hafta. 48 haftamız daha var koşulacak. Ortalama bin sayfa olarak düşünürsek yılı elli bin sayfa okumuş olarak kapatacağım. Gözlerim parladı, beslenme zamanıdır. Sıra her hafta bin sayfa ikinci hafta‘nın kitaplarında;
Birinci kitap
İlk sırada Robert Fulford’un Kolektif Kitap’tan yayınlanan Anlatının Gücü Kitle Kültürü Çağında Hikayecilik var. Ezgi Kardelen çevirmiş, 145 sayfa ve cebinizde rahatlıkla taşıyabilirsiniz. Metro ve benzeri toplu taşımada rahatlıkla okuyabilirsiniz. Nisan 2019 tarihli 4.Baskısını okudum. Beş bölümden oluşuyor ‘Dedikodu, Edebiyat ve Benlik Kurguları’, ‘Büyük anlatılar ve Tarihin Örüntüleri’, ‘Sokak Edebiyatı ve Haberlerin Şekillenişi’, Modernitenin Çatlak Aynası’ ve ‘Nostalji, Şövalyelik ve Düşler Alemi’. Sokak Edebiyatı ve Haberlerin Şekillenişi bölümünden bir parça alıntıladım, şehir efsanelerinin anlatıldığı kısım;
Bu hikayeleri kimin yarattığı sorusunun cevabı, onları anlatan herkes olacaktır. Hepimiz birer hikayeciye ya da mit yazarına dönüşürüz, çünkü bazen bilerek, bazen de bilmeyerek hikayeyi kısmen değiştiririz. Bir hikayeyi anlatırken küçücük bir değişiklik bile yapmayan kimse var mıdır? (sy68).
İkinci kitap
Aziz Nesin Borçlu Olduklarımız Nesin Yayınevi’nin Haziran 2019 tarihli ilk baskısını okudum. Yıllar önce sanırım ilkokulun ikinci yarısında okumuştum. Ve nasıl coşmuştum. İlk baskısını 1976’da yaptığı benim okuduğum baskısına kadar 176 bin adet basıldığını belirtmişler. Çocukların özellikle bir solukta okuyacaklarına eminim, çocuğu olanlar almanızı ve okutmanızı öneririm. 99 sayfa ve gelelim seçtiğim cümlemize kitabın son paragrafı aynı zamanda bir derviş hikayesinin sonu;
Aradan yıllar geçti, ama Anadolu Rumu yaşlı öğretmenin anlattığı masalı hiç unutmadı: ‘Yapan, kendine yapar!’ İyilik yapan da, kötülük yapan da yaptığını kendine yapmış olur. (sy99).
Üçüncü kitap
‘Artırılmış Deneyim Çağı’ adını son bölümünün adından alıyor 2037 yılına dair kısa bir bilimkurgu öyküden. Okumaktan her zaman tarifsiz beslendiğim bir tür bilimkurgu, sorgulatan ve insanın genişlemesini sağlayan bir tür. Ve İthaki Bilimkurgu Klasikleri kesinlikle kapak tasarımından seçkilerine kadar büyük zevkle alıp okuduğum bir seri. Ve üçüncü kitabımız İthaki Bilimkurgu Klasikleri’nden Robert A. Heinlein’ın Hugo En İyi Roman ödülünü de alan kitabı Yıldız Gemisi Askerleri. Aralık 2018 tarihli Öznur Özkaya’nın çevirisini yaptığı üçüncü baskısını okudum. 307 sayfa. Gelelim paylaşmaya karar verdiğim satırlara;
Zim nazik denilebilecek bir sesle, ‘Tamamen yanlış düşünüyorsun, evlat. ‘Tehlikeli Silah’ diye bir şey yoktur,’ dedi.
‘Nasıl? Efendim?’
‘Silahlar tehlikeli değildir; insanlar tehlikelidir…’ (sy80).
Dördüncü kitap
Abraham Maslow bir büyük ustanın kaleminden İnsan Olmanın Psikolojisi bu kitap aynı zamanda Hümanist Psikolojinin de temel kitabı olarak anılıyor. Kuraldışı Yayıncılık’ın yayınladığı Haziran 2020 tarihli 10. Baskısını okudum. Çevirisini Okhan Gündüz yapmış. 230 sayfa gelelim altını çizdiğim satırlardan seçtiklerime;
Kısacası, gelişim ve ilerleme acı ve çatışma ile sağlanabilir. (sy11).
Çok fazla şey bilen insanlar başkaldırmaya eğilimli olacaktır. Sömüren de sömürülen de bilgiyi iyi, uyumlu bir köleye uygun olmayan bir şey olarak görecektir. Bu tip bir durumda bilgi çok sakıncalıdır. Güçsüz, boyun eğmiş bir konumda olmak ya da özsaygının yitimi bilme gereksinimini dizginler. (sy67).
Beşinci kitap
Ve bu haftanın son kitabı büyük usta, ustaların ustası Fyodor Dostoyevski’nin İnsancıklar’ı çevirisini Rusça aslından Sabri Gürses’in yaptığı Can Klasik serisinden yayınlanan Dostoyevski’nin 25 yaşındayken yayınlanan ilk romanı İnsancıklar’ın Ocak 2020 24. baskısını okudum. 175 sayfa. Ve gelelim seçtiğim cümleye;
Zaten dünyanın düzeni bu, canım, hepimiz birbirimize hava atıyoruz, hepimiz birini azarlıyoruz. Bu tedbir olmasa dünya ayakta kalmaz, düzen diye bir şey olmazdı. (sy102).
Her Hafta Bin Sayfa’nın ikinci sayısını böylece tamamlamış oluyoruz. Ve üçüncü haftaya adım atıyoruz ben kitaplarımı seçtim, sizlere de bol okumalı bir hafta diliyorum…
Tags: Anlatının Gücü, artırılmış deneyim çağı, Borçlu Olduklarımız, her hafta bin sayfa, İnsan Olmanın Psikolojisi, insancıklar, kitap önerileri, Yıldız Gemisi Askerleri