Gelecek Bizim

Gelecek Bizim

Twelve Monkeys – We Did It

Gelecek Bizim mi? 2000’li yılların başlarında tam da 12 Maymun filminde anlatılana benzer bir virüs dünyanın başına musallat oldu. Başta filmde olduğu gibi grip salgını olarak hafife alındı. Birileri ‘We did it!’ dedi birileri dikkate almadı. Zaten her yıl binlerce insan gripten ölmüyor muydu? Abartmanın ne gereği var! 

Salgın yayıldıkça gribin çok ötesinde etkileri olduğu gözlenmeye başlandı. İşin garip yanı yapılan gözlemlerde yorumcular durumu şaşkınlıkla karşılamıyorlardı. Normal değişiyordu. Berber olmak yüz kızartıcı suçlar

kapsamına alındı. Kimse şaşırmadı. Kaçak at keserken yakalanan kasaplar gibi afişe edildiler kamuoyuna. Suç aletlerini masanın üzerine dizili gözleri bağlı fotoğraflarını çekip paylaştı kolluk güçleri. 

Bankalara, marketlere maskesiz girmek yasaklandı. Bankada maskeli ‘eller yukarı, bu bir soygundur’ diyen adamın kafaya yanındaki teyze şaplağı yağıştırdı. Güvenlik görevlisi yanağından makas alıp; ‘haydi şakacı seni sosyal mesafeni koru!’ dedi. Hırsızların iş kıyafeti olan maske ve eldiven halkın standart kıyafeti haline geldi.

Sokağa çıkma yasağı sonrası fırınlara koşan insanlar. Gittikleri fırıncı ‘ekmek bitti, sabaha gelin’ diyince adamı ekmek teknesinde ekmek sopasıyla dövdüler. Fırıncı mağdur. Gece ekmek peşinde koşanlar aç. Sokaklar doldu. Kornalar. İnsanlar. Sanırsın dünya kupasını aldık. Kutlamalar sokaklara taştı. Bazıları sanırım gerçekten dünya şampiyonu olduğumuzu düşünmüş olmalı ki çerezcilere daldılar. Ay tutulmadı ama akıllar tutuldu.   

Marketler kapalı sokağa çıkma yasağında, marketçi masum masum temizlik yaparken çaktırmadan içeri dalan müşteriler var. Nedense aklıma Kemal Sunal filmlerinde çaktırmadan teraziye eliyle bastıran bakkal geldi nedense. 

Kafalar rahat mı bilmem ama en azından popolar bir süre rahat. Tuvalet ? kağıdı stoklarımız tam. Ülkeler uçaklara baskın düzenleyip başka ülkelerin maskelerine el koydular. Tüm bu yazdıklarımı bir yıl önce yazıyor olsaydım ne tepki verirdiniz acaba? Şimdi okuduğunuzda normal geliyor. Tüm bunlar bittiğinde normale dönmeyi bekliyoruz. Normal değişiyor farkında mısınız?

İçinde bulunduğumuz durumu yok sayma, var say.

Çünkü var. Korona tüm dünyanın, hepimizin gerçeği. Bana bir şey olmaz diyen herkes farkında olmadan, bir başkasının hastalanmasından belki de ölümünden sorumlu. Peki ne yapacağız? Ciddiye alacağız. Önlemimizi alacağız. Ve umudumuzu tap taze dip diri tutacağız. Bahar geldi, çiçekler uyanmaya başladılar birer ikişer. Koronavirüs salgını bitecek. Mezopotamya’dan bugüne onlarca yıkıcı salgın bitti.

İnsanlık nice salgınları atlattı. Gelişti. Değişti. Bu salgını da atlatacağız. Değişmiş olarak atlatacağız. Tüm bu süreçte kaybetmemiz gereken umudumuz. Jean Rone’nun başrolünü oynadığı 1994 tarihli Léon: The Professional filminde canlandırdığı Leon’un gözü gibi baktığı salon bitkisi gibi bakın umudunuza. Hep canlı, hep taze, hep hazır tutun. Geleceğimiz umudumuz. Gelecek bizim.

Normal değişiyor. Dijital dünyayı kucaklamayanlar. İnanmayanlar. Ekran başında uzaktan toplantı yapıyorlar. Evden çalışma mı olurmuş diyenler çoktan alıştılar evden çalışmaya. 

Okullar? 

Uzaktan eğitime geçti. Biran da tüm eğitim sistemi değişti. 1800’lerden kalma sabah okula git akşam çık sistemi çöktü. Salman Khan ‘Dünya Okulu’ kitabında bu konuyu detaylı ve aydınlatıcı bir şekilde ele almıştı. Tahminleri gerçek oluyor. 

Eskiye dönmeyeceğiz. Başka bir dünya oluşuyor. Çalışma hayatı, eğitim sistemi, alış veriş alışkanlıkları her şey değişiyor. Endüstri 4.0 salgın sonrası freni patlamış kamyon misali hızlanacak. Robotik üretim, yapay zeka destekli e-ticaret uygulamaları, üç boyut baskı teknolojileri ki maske yapımındaki becerilerini görmeyen kalmamıştır sanırım, nesnelerin interneti, nakit yerine geçen ödeme sistemleri, sanal gerçeklik…

B2B (firmadan firmaya) ve B2C (firmadan tüketiciye) e-ticaret uygulamaları olmazsa olmaz olacak. Teknoloji ile doğmuş olan genç kuşaklar başka bir değişle dijital yerliler için ideal ortam oluştu. Dijital değişim herkesin gündeminde. Haberlerde Soner Canko’nun Mart 2020’de bugüne kadar hiç internette alışverişte kullanılmamış olan 3 milyon kartla işlem yapıldı açıklaması bu değişimin bir göstergesi. Bazen değişim gönüllü bazen zorunlu. Hiç internetten alışveriş yapmamış insanlar denemeye, kullanmaya, alışmaya başladılar. Alışkanlıkları değişiyor. Her şey bittiğinde sizce tercihleri ne yönde olacak.

İnsanlar daha az seyahat edecek belki bir süre belki uzun süre, iki kere düşünecekler fuar, iş seyahatine çıkmadan. Her zaman verdikleri siparişleri sizi arayarak değil tek tuşa basarak internet üzerinden yapmak isteyecekler. Bankalara gitmiyoruz işlemleri mobil bankacılık uygulamalarından yapıyoruz. İşimiz neden aynı olmasın? Bugüne kadar görmezden geldiğimiz. Yatırım yapmaktan çekindiğimiz dijital dünya artık gerçeğimiz oldu.

Değişimi fark edelim. 

Değişime uyum sağlayalım. 

Değişimin öncüsü olalım. 

Deneyimi tasarlayalım.

Gelecek bizim. 

Umudumuz var.

Tags: , , , , ,